BELA- Sally Green
Ak ve Kara cadılar! ve birde yarı ak yarı kara cadı nathan..
Ah... nereden başlasam nasıl anlatsam içimde birbirine girmiş duyguları.
spoiler içerebilir söylemedi demeyin.
Nathan. Bence biz en ufak bir olayda üzülmemeli, şikayet etmemeliyiz. çünkü Nathan bu yaşadıklarına rağmen çok güçlü, hala ayakta.
ilk başlarda, Kafeste olduğu anlar üzücüydü. Belirli bir düzeni vardı. sıkı denetim altındaydı ama yinede pes etmedi ve kaçma girişiminde bulundu. tıpkı Meclisten kaçmaya çalıştığı gibi
Mutlu oldum çünkü kaçmayı başardı özgür oldu. Üzüldüm yer yer çünkü, ninesi öldü. Babası yanında değildi.. Ve nathan her gece onun gelip 17 yaşından önce onu kurtaracağını düşünerek uyudu.
***
Kitapta Bana farklı gelen yerlerden birisi de Kara cadıların geceleri kapalı alanlarda uyumayı başaramamaları. Ya, bende yazın geceleri dört duvar arasında uyumaktan hoşlanmıyorum. Yoksa Kara cadı mıyım? hahaha. evet öyleyim ve sizlerden saklıyorum..
neyse Asıl önemli olan noktalardan birisi ise, Güya Ak cadılar iyiymiş. peh. Ak cadılar sandıkları kadar melek değiller. Ayrıca kara cadılar da düşünüldüğü kadar şeytan değiller.
İçlerinde en masumu Nathan.
Annalise birkaç noktada sinirlendim. onun yüzünden başına neler geldi. Nathan Sırtında B-W yada Türkçe düşünürsek K-A yazısını dövme gibi taşıyor. Ve bunun olduğu anlar fazlasıyla can yakıcıydı
rose ve gabriel. ikiside birbirinden tuhaflardı ama favorim Gabriel. Herşey annalise'nin- şuan doğru yazıp yazmadığımı bilmiyorum *-*- yüzünden oldu. Gabriel'in dostça tavırları, yada bilmiyorum sevgi dolu tavırları diyebiliriz, Nathan için iyiydi. Ya nathan'ın cadı halası çok korkunçtu. Bilirsiniz, Havayı kontrol edebiliyor, ama kendisini geliştirmiş. Ürkütücü yaşlı bir halaydı .
fark ettim ki neredeyse her cümlemde en az bir tane Nathan ismi geçmiş. görüyor musunuz sanırım raffe'den sonra birde nathan'a aşık oldum. Ah bu kalbim..hahha.
daha fazla uzatmadan, Alın okuyun derim. Çok güzel. Yazarı sevdim. Kitabı ve kurgusunu da.
Tabiii Nathan'ı da. ^-^ vee bir kitap yorumumun daha sonuna geldik. Gidip KÜLLER'e başlayacağım. çok umutluyum yeni kitabımdan. Hoşçakalın dostlarım.
Ve ayrıca;
Sonu çok heyecanlıydı. VE BENDE İKİCİ KİTAP YOK!
VE OKUMAYI ÇOK İSTİYORDUM.
Ne yapalım, artık bir daha ki alışverişime kadar bekleyeceğim... sad story..
.
Kıyamet Sonrası -Susan Ee
Ufak Bir Not; instagramda beni takip edebilirsiniz, xkitaplardanbiri :)
İlk Aşk - Kitap yorumu.
John Green - İlk Aşk
bir yol macerası ,olayı serüven!
kitabımızda dahi olmaya çalışan hayatı boyunca tam 19 tane Kathrine ile çıkan , sürekli terkedildiğini sanan Colin' in, terk edilmişlik teoremiyle , hasan'ın komiklikleriyle - evet hasan Müslüman ve bu detay çok hoş yazarımız Din konusunda , müslümanlık konusunda bazı bölümlerde doğru yerlere parmak basmıştı . Ki hasanı kendimden biri gibi görüp sahiplendim . kanım ısındı çocuğa .
Colin sürekli terk ediliyordur ve hayatı boyunca hep aynı isimli kızlarla çıkmıştır .
Çok zeki birsi . kitabı okuduktan sonra bende onun gibi Anagram yapmaya çalıştım ve artık sınıfta bile duyduğum kelimeyle anagram yapıyorum , hiç kolay değil ama yaptıkça alışıyorsunuz ben ilk başlarda yazarak başlamıştım . sizde yazımı okuduktan sonra anagram hakkında araştırıp bir göz atmalısınız çok eğlenceli. neyse kitaba dönecek olursam tam istediğim bir maceraydı . sonunda colin ile lindsey çıkmaya başladı ki bu derin bir nefes almamı sağladı o ikisinin çıkmasını çok istiyordum . İyi ki kitabı okumuşum daha fazla saçmalamadan şu konuya da değiniyim . Yazar altlarda kelimenin anlamını falan açıklamıştı ki bu bizimle sohbet içerisindeymiş gibi hissettiriyordu . Çok güzeldi benim için ..
sonunda Colin'in de Evreka ! anı yaşadığı için çok sevindim , teoremini tamamlayabildiği için ..
kitapta matematiksel konular çok vardı ben matematikten nefret ettiğim halde o ek bölümü bile okudum . Pek birşey anlamasamda ,
formüller kafa karıştırıcı olsa da önemi yoktu çünkü bu kitaba bayılmıştım ve sevdiğim kitabı ne olursa olsun sonuna kadar devam ettiririm . kitapta en ilgimi çeken kelime ise , Sitzpinkler : anlamı oturarak işeyen , tembel pısırık anlamına geliyormuş okuyunca çok gülmüştüm ki hasan colin'e böyle sesleniyor yada kafir diye sesleniyor gerçekten ikisi muhteşem dostluklarıyla harikalar benim gözümde. hep aklımda kalacaklar .güldüren , düşündüren, iyi ki okumuşum dediğim kitaplardan birisi ..
Yağmur Sonrası - Yorum
YAĞMUR SONRASI
..
Kitabı okumayanlar bu yazıyı -bitti ! diyene kadar okumasın daha iyi olur :)
'' Umut tükenmiş gibi görünsede ikinci şans her zaman vardır '' ne güzel yazılmış değil mi ? okudukça çok mantıklı geldiğini anladım . 2. dünya savaşının tam ortasında büyüleyici yasak aşk ve işlenen korkunç cinayet ..
Bora bora adasına en yakın arkadaşı ile giden anne adada westry adında harika biriyle tanışır . Ama adaya gitmeden önce aslında gerard nişanlıdır . Ama hislerinden emin değildir evlenmek konusnda yada ona gerçekten aşık olup olmadığından emin değildir . başlarda kittyi çok sevmiştim ve bana kendi dostumu hatırlatmıştı . Ama sonraları yaptığı şeyler yüzünden, adada dönüştüğü bencil kişiliğinden nefret eder oldum .
Başlarda ada hayatı normal gidiyordu . Yararlılar kan revan içinde yardıma muhtaç halde geldikleri anlarda savaşın o acı , iç parçalayan yönlerini gün yüzüne çıkardı . Anne ordan oraya koşturuyor yardım ediyordu . Kitty ise lance adında adadaki askerle takılıyordu . iki en yakın arkadaşların arasına sırlar girmeye başlamıştı. Bu konuda gerçekten anne çok sabırlı bir arkadaştı . okurken onu çok sevmem için artı neden oluşturuyor .
Anne ise westry ile adada , sahilin uçsuz yerinde keşfettikleri bungalow 'a gidiyor orada harika denecek bir aşk yaşıyorlardı .
fakat bir sorun vardı adanın yerli halklarından tita adında bir yaşlı bayan oranın lanetli olduğunu söylüyordu ...
ben daha fazla uzatmadan fikirlerimi söyleyecek olursam en etkileyen sahnelerden birisi bence kittynin kızı adellanın yıllar sonra Anne' nin adaleti saglamak için yaşlı halinde bora bora adasına torunu ile geri dödüğünde orada cinayeti merak eden birisi vardı adı adellaydı ... aslında adella da kittynin kızıydı . Oraları okurken tüylerim diken diken gözlerim dolu dolu olmuştu ..Kittynin sonralardan adadayken westrye aşık olması sonucu anneye yollanan mektupları kıskancından saklması falan iyicene nefret ettirdi ama sonunda telefonda konuşurke araları düzeldi . ben Anne'nin yerinde olsam onu affetmezdim . bilmiyorum belki de affederdim ..
neyse .. birde sonunda beni en çok etkileyen ksım şurasıydı :
'' westry gelmişti . Lanet sona ermişti birlikte yavaşca ama emin adımlarla yürüyorduk . ona biraz daha sokularak koluna girdim . Yakındaki bir ağaçtan düşen şarap rengi iki yaprak sonbahar rüzgarıyla bir süre farklı yollarda dans etti ve sonra yavaşça yere süzülerek ıslak zeminde yan yana yerlerini aldı .. ''
sayfa 347 kitabn bitişinin son cümlesi . :) içim gerçekten huzurla doldu . torunu jeniffer sayesinde buluştular sonunda. gerçek aşk eninde sonunda birbirini tekrar buldu . tek solukta okuduğum bu kitabın bitmesini istedim mi ? Tabiki hayıır ! keşke bitmeseydi ben alışmıştım onlara yahu :)
bundan sonra favori yazarım Sarah Jıo .. Zaten Böğürten kışı 'nı da okuyup çook begenmiştim ve hatta ağlamıştım o kitapta.